Tabakhane


Tabakhaneli olmayanlar,
-“Tahta Köprü’den geçme,Karasusaktan su içme!” diye Tabakhanelilere takılırdı.
Bir de şöyle takılırlardı tabaklara (debbağlara, dericilere):
-“Bostandan dışarı kabak.
Adamdan dışarı tabak…”
Tabaklar işlerini bitirince Söğütlü kahvede buluşarak hem günün siyasal olaylarını değerlendirir, hem de; iskambil ya da dama oynayarak vakit geçirir,bazen dama yarışları düzenlenirdi. Ve bu dama yarışları meraklılar tarafından izlenirdi.Tabakhane’nin damacıları çok meşhurdu. Şehreküstü’den, Suburcu’ndan gelen damacılarla yarışırdı.
Bunlar arasında Sıçan Hasan’ın oğlu, Cücük Mamet,kardeşi Cücük Ömer, Çekirdekçi Dede (Ekrem Güzelhan),Diyapkara vardı…

Söğütlü kahve; Taş köprüsünden Tabakhaneye inişte,sağda ve Alleben’e bitişikti.Burada tabak dükkanlarına varmadan iki de cartlak kebapçısı ciğer kebabı pişirirdi.İkisinin de adı Şakir idi. Biri yaşlı, biri gençti.Yaşlı olanı sırtını Taş Köprü’nün bitişindeki ekmekçi dükkanının fırınına dayardı.

Kışın işi iyiydi ama yazın işi zordu.Çünkü yaz sıcağına; hem fırının, hem de ocağın sıcağı karışırdı.O da yaz günlerinde ocağını ve tezgahını tam Alleben’in kenarına taşırdı.
Böylece yüzüne yansıyan suyun serinliği ile biraz olsun rahatlardı…
Az aşağıdaki ikinci cartlak kebapçısı ise ocağını yaz kış tabak dükkanına bitişik kurardı.Bunlardan yaşlı olanı işi bitince mangalını, sandığını,kafesini Söğütlü kahveye bırakırdı.
Diğeri de önünde çalıştığı tabak dükkanına kordu.
Tabak dükkânları, Taş köprü’den Mezbaha köprüsüne gidişte sağda bulunurdu.
Taş köprüsü ile Mezbaha köprüsü arasında bir de Tahta
köprü kurulurdu…
Çarmelek kahvesinin önündeki bu köprü tabakhanelilerin çok işine yarardı. Tabakhaneliler bu köprüden geçerek Naip ve Tabak hamamına giderler hem de Kale altına gidip alışveriş yapardı.
Tabak işçileri, ustaları, kalfaları da bu Tahta köprüden tabak dükkânlarına akardı…
Tabakhanenin merkezi Söğütlü kahve idi.Bu kahveyi o zamanlar Dağdelen Kara işletirdi.
Söğütlü kahvede tabaklar hem ham derileri alırdı.
Hem de işlenmiş derilerini satardı.Satış mezat biçiminde yapılırdı.
İşlenen deriler sırası ile satışa sunulurdu.
Kim çok artırırsa deriler onun olurdu.
Yazı: Hayri Balta

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir