Yerine doğru kullanırsan tık diye meramını kısadan anlatacak gözel deyimlerimiz.
· Aba altından değnek göstermek : Üstü kapalı sözlerle korku vermek, karşısındakine büyük bir zarar vereceğini dolayısıyla anlatmak.
· Abaza kağıt şeşhane möhür : Güzel kağıt üzerinde gösterişli mühür. (Abaza : Kafkasyada yaşıyan bir kavimdir. Beyaz tenli ve yakışıklı olurlar. Abaza kağıt, parlak güzel kağıt demek olacaktır.
· Acık Bucuk : Fena, karışık, okunmaz yazının vasfı; kargacık burgacık. (Bazen bu sözü çocuklar “acık bucuk şeytan cücük” şeklindede söylerler.)
· Acından karnı kurlar, başında nergis parlar : Fakir olduğu halde süste ve lükste zenginlerden geri kalmıyan kimseler hakkında..
· Aç alavan : Aç açına aç ve perişan olarak.
· Adam sandık eşeği, altına açtık döşeği; baktık adam değilmiş, altından çektik döşeği : İlkin değeri var sanılarak saygı gösterilen, sonra insan olmadığı anlaşıldığından artık yüz verilmeyen kimse hakkında.
· Berberliği benim başımda belliyor : Yeni başladığı çalışma alanında ilk tecrübeyi benim işim üzerinde yapıyor.
· Bıldır ölmüş bir eşek gelin bu yıl ağlaşak : Arasından zaman geçmiş ve acısı unutulmuş bir haldir. O kadar önemlide değil. Buna şimdi acımanın yeri var mı?
· Aba altından değnek göstermek : Üstü kapalı sözlerle korku vermek, karşısındakine büyük bir zarar vereceğini dolayısıyla anlatmak.
· Abaza kağıt, şeşhane möhür : Güzel kağıt üzerinde gösterişli mühür.
· Acıdan karnı kurlar, başında nergis parlar : Fakir olduğu halde süste ve lükste zenginlerden geri kalmayan kimseler hakkında.
· Adı kulağına değmiş : Şöhreti etrafa yayılmış.
· Ağır canlı : Hantal, hareketi ağır ve yavaş.Ağzında ayran durmaz olmak : Çok bitkin bir hale gelmek.
· Ağzını döşürmek : Terbiyeye uymayan sözler söylemekten vazgeçmek.
· Aklı yılık : Aklı az kaçıkça, tahtası eksik.
· Alnına gün doğmak : İyi bir güne kavuşmak, bahtı açılmak, istediğine erişmek.
· Anamın aşı, tandırımın başı : Burası yurdum yuvam, rahat ettiğim yerdir.
· Anbel beter : Daha ziyade, daha beter.
· Baş ağır, kulak sağır : Konuşulanı işitmez, söyleneni anlamaz.
· Bargın badaşık mı? : Kalbin ona mı bağlı? Ondan ayrılamaz mısın?
· Başı göl, ayağı sel : Başı boş istediği gibi gezip dolaşıyor.
· Başına buturamak : Kendi başını yemek için taşkınlık etmek, kudurmak.
· Baş kahıncı : Bir kimsenin başkası tarafından “Vaktiyle sen şöyle yapmıştın” diye utandırılmasına ve rahatsız edilmesine sebep olan şey.
· Beli berk olmak : Güvenmek, emin olmak. Sonucu sağlam görmek.
· Bııroh çağırmak : Meydan okumak.
· Bir dahra vakti, bir mahra vakti Urum, Şam bir olur : Bir budama zamanında, bir de üzüm kesme zamanında gece gündüz bir olur.
· Canı teze. Az ağrıya, küçük sıkıntıya şakaya dayanamayan
· Cenah geçinmek : Zıt gitmek, geçinemeyip çekişmek.
· Cin cücüğü gibi çığırmak : Çocuklar, ince ve yüksek sesle bağırmak.
· Çapıt çirişi mi ?: O kadar çabuk bitecek bir iş değil.
· Çok görmüş, çoban oynatmış : Çok bilmiş, feleğin çemberinden geçmiş, kurnaz, kalleş kimse.
· Çirtim çirtim çirtinmek : Çok süslenip püslenmek.
· Dağ dayısı, tavşan ammisi : Bildiği gördüğü hısımı akrabası çok.
· Daldan eğme mi? Kökten sürme mi? : Sonradan mı bu hali kazanmıştır. İleriden berimi ve aslında mı böyledir.
· Direzin sökmek : İki yer arasında devamlı gidip gelmek, mekik dokumak.
Düğüm çalmak : Düğümlemek, düğüm yapmak.
· Elden ayrıksı : Elaleme benzemez şekilde.
· Eli udumlu : Eli hünerli, eli işe yatar yakışır.
· Er günüzken : Akşam karanlığı basmadan. Hava daha aydınlıkken
· Et deyi kaptın balcan börkü çıktı : Değerli önemli sanarak ilgilendin, sonunda değersiz bayağı olduğunu anladın.
· Gafılın kadaya uğramak : Hiçbir şeyden haberi yokken, ansızın bir belaya, bir iftiraya uğramak.
· Gıcı gibi : Çok ufak. Gıcı gibi kar, gıcı gibi yazı.
· Gidişmiyen yerini kaşımak : Para harcayıp yapılması gerek olmayan bir iş yapmak.
· Hazırcaya hamıt : Kendisi çalışmadan başkasının çalışıp meydana getirdiğinden faydalanmak isteyen.
· Haşılı yumuşak işi mi kalıyor : Biraz ayrılmasıyla ziyan olacak bir işi yok ya.
· Hedede sedede geçmemek : Makbule geçmemek.
· Himi bir : Maksat ve amaçları bir.
· Ingılı mış, berk yapış : Ağır ağır ve gönülsüz şekilde yürüyen iş yapan kimsenin halini anlatmak için kullanılır.
· İşmar avarası : Harekete geçmek için küçük bir işaret bekleyen.
· Kabaklamayı yiyen gerdeğe girsin : İşin faydasını kim gördüyse sıkıntıya da o katlansın.
· Karrah etmek : İstediği şeyi çok vererek bir kimseyi bolluk içinde bırakmak.
· Kepir hış yatmak : Bir aradaki bir çok kimselerin hastalanarak hep beraber yatması.
· Lorunu peynirini görmemek : Faydalı ve değerli bir adam olduğu söylenen kimsenin faydasını veya değerini belirtecek bir işini görmemek.
· Mahana şahana : Bahane filan.
· Mamuru mest etmek : Noksanını koymamak, çok güzel iş yapmak.
· Marda bazar : Ölçmeden ve ayrı ayrı fiyat biçmeden , toptan bir fiyatla. Götürü.
· Mercimeği yanın yuvarlamak : Suyu yokuşuna akıtmak.
· Nazlı hanımın büzme çarığı : Çok nazlanan
Fotoğraf : Bilge Kazaz Gaziantep’i konuşturan fotoğraflar sayfa 127