Ahi teşkilatlarının sosyal faaliyetlerinden olan “ziyafet toplantıları” esnaf sahreleri ile benzerlik göstermektedir. “Yıllık Adli Toplantı” adıyla anılan bu organizasyon yılda bir kez Ahi birlikleri tarafından şehir dışında mesire yerlerinde yapılırdı.
Ahilik teşkilatlarının işleyiş kurallarını anlatan fütüvvet-namelerde “Sofra Çekme” eski esnaf sahreleri ile benzeşmektedir.
Ayrıca bir makamdan diğer makama (çıraklıktan-kalfalığa, kalfalıktan-ustalığa) geçen Ahilerin Şed Kuşatma merasiminden sonra sofra çektikleri, ziyafet verdikleri bilinmektedir. Tüm bu benzerliklerin yanında Ahi birliklerinin faaliyette bulunduğu şehirlerde, aynı meslek dalında faaliyet gösteren esnaf ve sanatkârların genellikle bir çarşısı vardır. Bedesten, Arasta,Uzun Çarşı.. gibi isimler verilen bu yerlerde aynı iş koluna sahip dükkanlar bulunur.Çarşısı olan esnafın başka yerde dükkan açmalarına izin verilmezdi.
Gaziantep’te de tarihi çarşılarda bu uygulama gözlenmektedir. Tüm bu göstergeler Gaziantep ve çevresinde geçmişte Ahilik kurumunun varlığına delil olmaktadır.Esnaf Sahresi geleneği yalnızca Gaziantep ve çevresinde görülmektedir.
Geçmiş dönemlerde Esnaf Sahresi için tercih edilen başlıca mekanlar arasında; Kavaklık, Aynalı Kavaklık,(Çıksorut) Alleben, Sarıgüllük, İncilipınar, Dutluk, Nurgana ve Yedisöğüt yer almaktadır.
Esnaf Sahreleri,Mayıs ayı ile Ağustos ayları arasında tertip edilir.O gün tüm esnaf dükkanını kapatmak zorunda olduğundan halkın acil ihtiyaçlarının karşılanması için toplanarak aralarında en çok parayı veren esnafa, o gün dükkanını açma hakkı tanınır. “Çarşı Satma” denilen bu uygulamada elde edilen gelir ise Esnaf Sahresinin düzenlenmesinde harcanır.
Kaynak;Esnaf Sahresi.Gazanfer Sağlam.
Tabelacıların Esnaf Sahresi.1959
Yer kavaklık.
Oturanlar soldan sağa:
1-Muharrem Arıca
2-Halit Azar
3-Adil Dai.
4….
5….
6-Fazıl Muhsinoğlu
7-Abdullan Bozhüyük.
Ortalanda elinde top olan çocuğun sağındaki yakışıklı Mustafa Bencan.
Resim : TC Mustafa Bencan
İsimleri yazdıran :Halil Birecikligil,ve TC Mustafa Bencan
Humanızın sırası
Ver harfene parası
Hiç gönülden çıkar mı
Bu sahrenin sefasıTutluk vakti dediler
Eşeklere bindiler
Ver elinizi yollarTutla kaymak yediler
Tudun gölgesi koyu
Türk oğlu Türk soyu
İşte bunlardır huyu
(Nermin Gülcük)
Yalnızca şarkı ve türküler eşliğinde, oyunlar oynanıp, güreş tutulup, yemek yenmez. Esnaf Şeyhi ve ustalar eşliğinde birbirine dargın olan esnaflar barıştırılır, hakkın rahmetine kavuşan eski ustalar yadedilir, adlarına mevlitler okutulurdu. Ölen bir esnafın ailesine veya düşkün haldeki çalışamayan esnafa yardım toplanır, esnaf birliğinin seçimleri ve önemli kararları burada alınırdı. O iş kolunda başgösteren sıkıntılar dönemin en tecrübeli ustaları ile paylaşılır, çözüm yolları aranır. Esnaflar arasında iş kolu ile ilgili yarışmalar (en hızlı ve en muntazam dikiş diken terzi, berber, kasap…) düzenlenirdi.
Esnaf Sahresi geleneği yalnızca Gaziantep ve çevresinde görülmektedir.
Geçmiş dönemlerde Esnaf Sahresi için tercih edilen başlıca mekanlar arasında; Kavaklık, Alleben, Sarıgüllük, İncilipınar, Dutluk, Nurgana ve Yedisöğüt yer almaktadır.
Esnaf Sahreleri (meyvelerin olgunlaşmaya başladığı dönem olması dolayısıyla) Mayıs ayı ile Ağustos ayları arasında tertip edilir.
Sahre kelimesi Türk eğlence kültürünün bir parçası olarak değerlendirebileceğimiz pikniğe gitmenin yöredeki adlandırılışıdır. Sahreler gidilen mevsime, süresine ve katılan guruba göre çeşitli adlar almaktadır. Sonbaharda gidilen sahrelere “Gazel Çeyneme”, bir günden fazla kalınan sahrelere “Yatılı Sahre”, Nevruz ve Hıdırellez günlerinde gidilen sahrelere “Mevsim Sahresi” denilir.
Belli bir meslek gurubu tarafından yılda bir kez düzenlenen sahre geleneği ise “Esnaf Sahresi” olarak adlandırılmaktadır.
Esnaf Sahresinde usta, kalfasının bu isteğini şöyle dile getirirdi:
“Ustalar benim yanımda falan köylü Hasan var. Bu 5-10 senedir yanımda. Mesleği tam olarak yapabilecek kabiliyettedir. Dürüst, namuslu, hörmet bilir, efendi bir yiğittir. Buna dükkan açacağız, ne dersiniz.” Ustanın verdiği izahata göre diğer ustalar fikirlerini belirtir. Sahre sonunda haber verilir ve o kalfalar dükkan açarlar. Bu sahrelerde yetişmiş kalfalara heyet huzurunda iş yeri açabilmesi için tavsiyelerde bulunulur ve maddi yardım yapılırdı. Olumsuz bir karar çıkar ise karşı gelinmez, usta yok dediği zaman tamamdır diyerek kabul edilir. Zira her parası olanın, her canı isteyenin dükkan açması o zamanın kanunlarına göre mümkün değildi.
Esnaf sahresi aynı zamanda bir mahkeme işlevi görmekteydi. Öyleki işini dikkate almayan, hatalı üretim yapan esnaflar bu organizasyon içerisinde cezalandırılırdı. Yapılan hata nispetinde bazen ikaz edilir, bazen ise dükkan kapatma cezası uygulanırdı. Dükkan kapatma cezasına “başire kesmek” denilirdi. Bu şekilde cezalandırılan ustanın dükkanından ne diğer esnaflar, ne de halk kati suretle alışveriş yapmazdı. Taki hatasını düzeltinceye kadar.
Sahre kelimesi Türk eğlence kültürünün bir parçası olarak değerlendirebileceğimiz pikniğe gitmenin yöredeki adlandırılışıdır. Sahreler gidilen mevsime, süresine ve katılan guruba göre çeşitli adlar almaktadır. Sonbaharda gidilen sahrelere “Gazel Çeyneme”, bir günden fazla kalınan sahrelere “Yatılı Sahre”, Nevruz ve Hıdırellez günlerinde gidilen sahrelere “Mevsim Sahresi” denilir.
Belli bir meslek gurubu tarafından yılda bir kez düzenlenen sahre geleneği ise “Esnaf Sahresi” olarak adlandırılmaktadır.
Esnaf Sahresinde usta, kalfasının bu isteğini şöyle dile getirirdi:
“Ustalar benim yanımda falan köylü Hasan var. Bu 5-10 senedir yanımda. Mesleği tam olarak yapabilecek kabiliyettedir. Dürüst, namuslu, hörmet bilir, efendi bir yiğittir. Buna dükkan açacağız, ne dersiniz.” Ustanın verdiği izahata göre diğer ustalar fikirlerini belirtir. Sahre sonunda haber verilir ve o kalfalar dükkan açarlar. Bu sahrelerde yetişmiş kalfalara heyet huzurunda iş yeri açabilmesi için tavsiyelerde bulunulur ve maddi yardım yapılırdı. Olumsuz bir karar çıkar ise karşı gelinmez, usta yok dediği zaman tamamdır diyerek kabul edilir. Zira her parası olanın, her canı isteyenin dükkan açması o zamanın kanunlarına göre mümkün değildi.
Esnaf sahresi aynı zamanda bir mahkeme işlevi görmekteydi. Öyleki işini dikkate almayan, hatalı üretim yapan esnaflar bu organizasyon içerisinde cezalandırılırdı. Yapılan hata nispetinde bazen ikaz edilir, bazen ise dükkan kapatma cezası uygulanırdı. Dükkan kapatma cezasına “başire kesmek” denilirdi. Bu şekilde cezalandırılan ustanın dükkanından ne diğer esnaflar, ne de halk kati suretle alışveriş yapmazdı. Taki hatasını düzeltinceye kadar.
Esnaf Sahreleri, dinamik yapıya sahip bir sözlü kültür ürünü olarak geçtiğimiz 10-15 yıla kadar canlılığını korumuş, şimdilerde ise yaşamaya çalışan bir gelenektir. Bugün gelenekten uzaklaşmaya doğru giden süreçte değişen ihtiyaçlar, değişen eğlence anlayışı, bireyselleşme ve toplumsal baskılardan etkilenmeme gibi sebepler etkili olmaktadır. Üstelik günümüz çırak ve kalfaları kırlık alanda güreşme…
Sahre geleneği yöre insanının hayatında eğlence ve sosyalleşme bağlamında önemli bir yer tutmaktadır. Zanaatkarlarca organize edilmeyen sahreler eğlence kültürü içinde değerlendirilir. Esnaf sahreleri ise, esnaf ve sanatkar odalarının yaptırımıyla bir anlamda katılması mecburi olan faaliyetlerdir.
Üstelik Ahi geleneğinin bir devamı niteliğinde değerlendirebileceğimiz Esnaf Sahreleri sahip olduğu anlam zenginliği ve uygulanan kurallar dikkate alındığında basit bir piknik faaliyetinin ötesine geçmektedir.
Aynı meslek gurubunda bulunan zanaatkarların bir araya gelmelerini sağlayan esnaf sahrelerinin kökeni aslında Ahilik Teşkilatına kadar uzanmaktadır. Esnaf Sahreleri Ahi Teşkilatının sosyal faaliyetleri kapsamında yer alan ziyafet toplantıları olarak adlandırılan uygulamayla parelellik göstermektedir. (Yıllık Adli toplantı yılda bir kez Ahi birlikleri tarafından, şehir dışında mesire yerlerinde yapılır. Bu toplantıyı her esnaf değişik günlerde tertip eder. Tüm üyelerin katıldığı bu toplantılar sabahın erken saatlerinde başlar, akşama kadar sürer.)
Kaynak kişiler, Esnaf Sahresi geleneğinin 1920’li yıllardan bu yana devam ettiğini ifade etmektedir. Esnaf sahresinin tarihi ise genellikle çırak ve kalfalar tarafından tayin edilmektedir. Bu ustaya saygının bir gereğidir. Zira zamanı geldiği halde ne çırak, ne de kalfa “Usta Esnaf Sahresi’ne gitmeyecek miyiz?” diye sorma cüretini kendinde bulamaz.