Buralar Ocak’ların ve Ataylar’ın oturdukları yerler imiş. Ben de oralarda birkaç evi gezmiştim. Semtin ileri gelenleri, “Müftüzade Hacı Osman Efendi” imiş. İstanbul’dan Antep’e müftü olarak tayin edilmiş. Burada evlenmiş. Beş hanım almış. Beş hanımdan on bir oğlu, beş de kızı olmuş. Onlar da evlenip bu mahalleye ev yaptırıp oturunca, mahalle olmuş. Müftüzade olan lakapları sonra “Atay” olmuş.
Hacı Osman Efendi Antep’e Mecidiye Hanı’nı, Osmaniye Kasteli’ni ve Kemikli Bedesten’i tamir ettirmiş ve sonra da kardeşleriyle birlikte Kozluca Cami’nin minaresini yaptırmış ve Kastelini tamir ettirmiş. Kozluca Kasteli biraz çukurdadır. Su sisteminin sonuna doğru olduğu için öyle olmak zorunda, on beş merdivenle inilir. Eskiden mahallenin hanımları biraz da “dulda” olduğu için yaz-kış orada çamaşır yıkarlardı. Tokaç sesi eksik olmazdı. Kastelin sokağı sağlı sollu, hemen hemen tamamı Müftüzade Kardeşler’in evleri idi. Güzel, geniş, süslü püslü evlerdi. Tavanları işlemeli, hayatları ganeli idi.
Kozluca Camisi’nden Tekke Camisi’ne doğru çıkarken sol tarafta da Ocaklar’ın evleri vardı. Ocaklar Mevlevi Şeyhi Ailesi idi. Tekke Camisi de Mevlevi Tekkesi vardı. Herhalde o yüzden bu mahallede otururlardı. Tekke Camisi’nin hazeranında bir çok Ocak Ailesi mensubu vardır. Kabaltı’dan Kemikli Bedesten’e çıkan dehlizde solda.
Her iki aile de memlekete çok faydalı insanlar, alimler yetiştirmiştir. Allah razı olsun. Ne yazık ki son sıralarda birçoğu Antep’ten büyük şehirlere göç ettiler.