Yazar Arşivleri: admin
Ben yazayım amma siz siz olun gene de beddua etmen. Aazına dilenci değneği değe Adı börgünden çıkasıca Adı sanı çürüyesice Adın başkasına kona Ağzı yumulu kalasıca Ağzına sapan taşı değe Ağzına yuyucu parmağı gire Aklının bardağı kırıla Allah bir dert versin nereden geldiğini bileme Allah canını ala da cebine koya Allah gözünün ışığını ala Allah […]
Süllümü kurdum, Süyüğe çıktım, Hayada hopladım, Tağıdan girdim, Mahmili açtım, Anakdarı aldım, Haznayı açtım, Evden kaçtım…
Vara… Vara eski evlerimizi yıkmayaydık. Eski mimarimizi, yapımızı bir kalemde kaldırıp atmayaydık. Vara sokaklarımız dar kalaydı, arabalar girmeyeydi. Kıraç yerlere yeni evler, sokaklar yapaydık. Vara o miskilim bağlarımızı, kirazlıklarımızı, fıstıklıklarımızı harap edip yerlerine apartman dikmeyeydik. Vara arasa, almacı pazarı, Gümüş Kastel, Osmaniye Kasteli, Döşeme Üstü, Değirmi Suvak, Sarı Mektep, Mecit Bey’in mayenehanası yerinde duraydı. Paramız […]
Yazın sıcaklarında hayır sahipleri beleş şerbet dağıttırarak hayır yaparlardı. Çarşıda, mahallede, cami önlerinde, maşrabasınnı alan seerdirdi. Kimi tasnan kimi bardaktan bus kimi şerbeti içer ağzını sumsoonan silerken de Allah kabul etsin, atasına babasına rahmet olsun derlerdi. Şerbetci bağırırdı: -Sebiilulllaaaahhhh Hasbetenillaaaahhh Hasaaaan, Hösüüyn efendimizin ruhu şaadolaaa Heyr saabinin heyri kabuulu makbuul olaaa. Sebiilulllaahhh
Hamama natıraynan hamam torbası, hamam bokcası salınır. Hamam halısına yerleşilir. Mezere sarınılır. Curunun başında balıklı tasnan su dökünülür. Kil leğeninde ıslanmış kille başımız arıtırlır. Gaymeye yaanımızı çaldırır. Sıcaktan fenikir, ellerimiz garicik olana kadar yunur. Arada bir orta hayata çıkar soğuk soğuk pertuhul, alma yir. Bi tas soğuk su içer yüreemizi soğutur, tedarikli geldiysek günüşüknen maş […]
Necati’yi son beş on yıldan beri ortalarda göremiyorum. Oysa eskiden zırt pırt çıkardı karşıma. Öyle ölecek kadar da yaşlı değildi oysa… Hem deli, hem dilenciydi Necati. Çalışma bölgesi Kavaklık Mesire yeriydi. Sürünerek yürürdü. İki elini, iki dizini kullanarak, belki de eli ayağı tutan çoğu kişilerden de hızlı yürürdü. Koşarcasına yani. Rahvan… Onun bu hız denemelerinden […]
“O zaman Nabi Efendisin.” “Senden iyisi yok” manasında kullandığımız, refah seviyesindeki üst sınır olarak gösterilen Nabi Efendi. Nabi Efendi zamanında Uzun Çarşı’da katmercilik yaparmış. Sabah erkenden dükkanını açar, öğleye yakın işini bitirir. Ertesi günün malzemesini tedarik edermiş. Yemeğini evinde yer, kahveye gelir bi baş tembeki bastırır, kahvesinin içer, eşiyle dostuyla hoşça muhabbet edermiş. Mütevazı bir […]
Bir koca çınar daha gitti. Mustafa Usta 1943 doğumluydu. Çıraklığına meşhur tabelacı Sakallı’nın yanında başladı. Sonra Abdullah Bozhüyük ustayla çalıştı. Alet, adavat, fırça, kalem, yağlıboya… Evvel parşumene kurşun kalemle çizilir, iğneli teker ile delik delinir. Kömür tozuyla saca yazı aktarılır. Sonra fırça ile tabela yazılırdı. Bir ara Mersin’de çalıştı. 80’li yıllarda Antep’e geri döndü. Tabelacılıktan […]